Metin KURT


Omurgasızlar Kulübü: Çıkarın Gölgesinde Ahlak Pazarlığı

Omurgasızlar Kulübü: Çıkarın Gölgesinde Ahlak Pazarlığı


“Omurgasızlar Kulübü: Çıkarın Gölgesinde Ahlak Pazarlığı”

“Ahlak, menfaatin bittiği yerde başlar.”
demiş büyüklerimiz. Ama bazıları bu sözü almış, ters çevirip cüzdanına koymuş. Söz konusu çıkar olunca eğilen bel, sonra kalkıp size erdem dersi vermeye kalkarsa, bilin ki sahneye yeni bir trajikomedi çıkıyor.

 

Kıvrılan Omurgaların Dansı

Bir şehrin tam ortasında, makam odalarının klimalı ferahlığında ya da kurumsal toplantı odalarının suni ışığında birileri “ahlak”tan söz eder. Ama dikkat edin, bu cümleler kurulduğunda elleri hep doludur; biri iş kapmıştır, diğeri ihale. Üçüncüsü ise daha koltuk sıcaklığını yitirmeden başka bir koltuğa göz dikmiştir.

“Biz dürüstlükten yanayız,” derken gözler başka yerde, “İş ahlakı bizim temelimiz,” derken önündeki dosyada üç ayrı fiyatla aynı kalem yazılıdır. Eğilirler, bükülürler; yeter ki yukarıdan gelen rüzgâr sırtlarını okşasın. O rüzgâr durursa, ayakta duramazlar zaten.

Ahlak Tiyatrosu

Bazıları öyle bir oyun sergiler ki, Shakespeare mezarında ters döner. Sabah başka, akşam başka konuşurlar. Dün “asla olmaz” dediklerine bugün “aslında düşünülebilir” derler. Dünü inkâr, bugünü yüceltme, yarını ise satın alma derdindedirler.

Bu insanların ahlakı konjonktüre, değerleri menfaate, karakterleri fırsatlara bağlıdır. Ahlakı değil, algıyı yönetirler. Onlar için “dürüst görünmek”, dürüst olmaktan daha önemlidir. Sosyal medya hesaplarında erdemli pozlar verirken, arka odada üç kapıdan birini satın almaya çalışırlar.

Kayıp Neslin Müfredatı

Gençler onları izliyor. Onlara rol model olarak sunulanlar hep aynı: koltuğa otururken kimseye selam vermeyen, oturduktan sonra herkesin alnını öpenler. Herkesin gözü önünde dönen bu çıkar dansı, gençlerin hayal dünyasında büyük boşluklar yaratıyor.

Zekâsını değil, dalkavukluğunu kullanana “başarılı” diyoruz. Ahlaklı olanı değil, ayak uyduranı “akıllı” diye gösteriyoruz. Gençlere çalışkanlığı değil, bağlantıyı; üretmeyi değil, görünmeyi öğretiyoruz. Ve sonra “neden bu çocuklarda saygı yok?” diye şikâyet ediyoruz.

Omurga Sahibi Olmak

Oysa omurga, sadece fiziksel bir yapı değildir. Kişiliğin, duruşun ve inancın simgesidir. Eğilmemek kolay değildir. Bazen tek kalırsın, bazen dışlanırsın, bazen hedef gösterilirsin. Ama bilirsin ki, eğilmediğin için kendinsindir. Ve sen kendin olduğun için, bir gün ardından gelenler yol bulur.

Bu ülkede hâlâ omurgalı insanlar var. İhale kaybetse de doğrudan ayrılmayan mühendisler, hakkını yemeyen esnaflar, etik dışı teklifi elinin tersiyle iten yöneticiler... Onlar sessizler. Çünkü dürüstlük çoğu zaman sessizliğe mahkûmdur, ama tarih onları yazar. Diğerlerini değil.

Eğilenlerin Gölgeleri Uzun Olur

Sonuç mu?

Çıkar için eğilen omurgalar, ahlaktan bahsetmesin. Çünkü ahlak, ihtiyaç olduğunda hatırlanacak bir kıyafet değildir. Ahlak, insanın çıplakken de taşıdığı en büyük onurdur. Ve unutmayın, eğilen her sırt bir gün taşınacak yüke talip olur. Kimi koltuk taşır, kimi utanç. Seçim onların.

Ama biz...
Omurgalı kalmaya devam edeceğiz.