Mehmet ŞAHAN (PİR-Î FÂNİ)


TABELA ESNAFI VE AHİLİK

TABELA ESNAFI VE AHİLİK


TABELA ESNAFI VE AHİLİK

“Esnafımızın acınası hali!”
“Esnaf var, Esnafcık var!”

Konu: Bir belgeyi tarayıp mail atmak.
Bir işlem; iki ayrı esnaf, iki ayrı sonuç!

1.inci esnaf: ……….. KIRTASİYE
Şahsıma ait olan bir resmî belgeyi “…… Kırtasiye” ye mail atarak, belgenin çıktısının alınacağını, tarayıcıdan taratılıp kendi mail adresime mail atılması gerektiğini belirttim. 
Kırtasiye yetkilisi belgenin çıktısını aldı ancak tarayıcıdan tarattığı halde bilgisayarına düşmedi. İki cihaz arasında daha önce de birkaç kez bu tip arıza oluşmuş. Bu arıza yüzünden belgeyi mail olarak bana atamadı. Ancak belgenin resmini çekip PDF dosyasına dönüştürerek WhatsApp’tan bana attı. Bu işlemler için de 5 TL ücret aldı.
Belgenin, Kültür Bakanlığına gideceğini, bu yüzden de resim olarak gönderilen belgenin kabul edilip edilmeyeceğini bilmediğimi belittim. Bunun üzerine bana buraya çok yakın bir kırtasiye olduğunu oraya gidebileceğimi belirterek kırtasiyenin yerini tarif etti. Hiç zaman kaybetmeden 2.nci kırtasiyeye gittim.

2.inci esnaf: ……… KIRTASİYE
Önceki kırtasiyeden ayrıldıktan 3-4 dakika sonra 2.nci kırtasiyeyi buldum. Kırtasiye yetkilisi, elinde çay bardağı, bir arkadaşıyla kapının önünde çay içiyorlar.
Selam vererek yanlarından geçip içeriye girdim. İçeride görevli var sanıyordum ama görevlinin selam verip yanından geçtiğim kişi olduğunu peşimden içeriye girince anladım. Ancak selamıma karşılık verdiğini duymadım.
Görevli kişinin hal ve hareketleri oldukça ilgisiz, duyarsız ve lakayt bir haldeydi. Bir yandan çayını yudumluyor bir yandan arkadaşıyla sohbet ediyor bir yandan da bizi dinliyormuş gibi yapıyordu. Dinlemediğini nereden çıkarıyorsunuz diyebilirsiniz, haklısınız da! Ancak bakışlarını bize doğru çevirdiğinde biz yapılacak işlemi anlatmaya çalışırken sık sık arkadaşına dönerek (sanki biz ona anlatmıyormuşuz gibi) sohbet etmeyi sürdürüyordu. 
Uyardığımızda da asık suratla cevap vermeye çalışıyordu.
Sonunda yapılacak olan işlemin belgenin tarayıcıdan geçirilerek tarafıma mail atılması gerektiğini anlatabildim. Bu sefer de (tarama ile ilgili gerekli tüm cihazlar olduğu halde)  “taramaya, mail atmaya gerek yok; ben belgeyi PDF olarak size WhatsApp’tan atarım” dedi. Hatta sert bir şekilde, “Ben kimseye mail atmıyorum” diye cevap verdi. 
-Beyefendi sen esnafsın biz de müşteriyiz. Sen şimdi bizi kovmaya mı çalışıyorsun? Dediğimizde; “kovmaya çalışmıyorum, mail atamayacağımı söylüyorum” diye cevap verdi. Bu arada telefon numaramı istedi ve belgeyi WhatsApp’tan bana attı. Bu işlem için 10 TL ücret aldı.
WhatsApp’tan bana gelen mesajı açtığımda belgedeki bilgilerde yanlışlıklar olduğunu fark ettim. Yetkiliye gösterdim. Ancak kendisinin bilgileri doğru dönüştürdüğünü, arızanın benim telefonumdan kaynaklanabileceğini belirterek hatayı kabul etmedi. Bunun üzerine daha fazla ısrar etmenin anlamsız olduğunu düşünerek oradan ayrıldım. Daha fazla ısrar etmek, havanda su dövmekten öteye gitmeyecekti.
Çünkü; karşımızdaki bu şahıs, hiçbir esnafa yakıştıramayacağım hal ve hareketlerin dışında, hatasını kabul etmeyecek kadar cahil ve kibir abidesi bir esnaftı!

Oysa bizim “Ahilik” diye bilinen “esnaflık” ve “meslek ahlakı” ile ilgili değerlerimiz vardır. Ahilik anlayışına göre “esnaf” olabilmek, bazı ahlâkî değerler silsilesine haiz ve liyakat sahibi olmayı gerektirmektedir. 
Yeri gelmişken Ahilik Teşkilatı hakkında da kısaca söz etmek gerekir.

Ahi Evran-ı Veli Kimdir?
Ahilik Teşkilatının Kurucusu Ahi Evran-ı Veli, 1171 yılında Azerbaycan’ın Hoy şehrinde doğmuş ve 1262 yılında 92 yaşında Kırşehir’de vefat etmiştir. Bir rivayete göre "evran" ismini herkesin korktuğu büyük bir yılandan almıştır. Yılanın onu görünce sakinleştiği ve itaat ettiği söylenir. Ahi Evran’ın asıl mesleği deri işleme sanatı olan debbağlıktır. 
Moğol istilasından kaçarak Anadolu’ya gelen zanaatkâr ve tüccarların dayanışmasını sağlamıştır. Ahi Evran, ahlaki ve sosyal kurallarla dayanışmayı sağlayarak ekonomik hayatı canlandırmış Ahi Teşkilatını kurarak bütün Anadolu’ya yaymıştır. Ayrıca Kırşehir'de Ahi Evran’ın ismini taşıyan bir külliye bulunmaktadır.

Türk milletinin temel değerlerinden olan Ahilik; insanlar arasındaki ticaret ve toplumsal ilişkilerde dürüstlük, güvenilirlik, iş ve meslek ahlakına saygı, hak ve hukuka riayet etme, saygılı, şefkatli, güler yüzlü olma gibi ilkeleri esas almış bir yaşam tarzıdır.

“AHİLİK İLKELERİ”
1- Dürüstlük. “Ahinin sözü senettir.”
2- Dayanışma ve Kardeşlik. “Ahi, yalnız kendini düşünmez; çevresindekilerle birlikte kalkınır.”
3- Yardımlaşma ve Cömertlik. “Ahinin; eli açık, kapısı açık, sofrası açık.”
4- Adalet ve Hakkaniyet. “Eksik ölçme, fazla alma; helal kazan, dürüst sat.”
5- Çalışkanlık ve Üretkenlik. “Alın teri ile kazanılan lokma, en helal kazançtır.”
6- Hoşgörü ve Saygı. “Her kimseye kim katılsa, Ahi odur.”
7- Ahde Vefa ve Sadakat. “Söz senettir, emanete hıyanet edilmez.”

“AHİLİK PRENSİPLERİ”
1. İyi huylu ve güzel ahlaklı olmak.
2. İşinde ve hayatında güvenilir olmak.
3. Ahdinde, sözünde ve sevgisinde vefalı olmak.
4. Sözünü bilmek, sözünde durmak.
5. Güler yüzlü ve tatlı dilli olmak.
6. Hataları yüze vurmamak.
7. Dostluğa önem vermek.
8. Kötülük edenlere iyilikte bulunmak.
9. Mahiyetindekileri korumak ve gözetmek.
10. Anaya ve ataya hürmet etmek.
11. Dedikoduyu terk etmek.
12. Komşularına iyilik etmek.
13. Başkasının malına (emanete) hıyanet etmemek.
14. Cömert, ikram ve kerem sahibi olmak.
15. Daima hakkı kullanmak, hakkı söylemek.
16. Sabır ehli olmak, öfkesine hâkim olmak.
17. Yaptığı iyilikten karşılık beklememek.
Ahilik ilkeleri, sadece geçmişte kalan bir kültürel miras değil, günümüz iş dünyasında da rehber alınması gereken evrensel değerlerdir. Dürüstlük, dayanışma, yardımlaşma ve adalet gibi kavramlar, sağlıklı bir toplum yapısının temel taşlarıdır. Bugün Ahilik kültürünü yaşatmak, etik kurallar çerçevesinde çalışmak ve topluma faydalı bireyler olmak, bu köklü mirasa en büyük saygıyı göstermek anlamına gelir.

Ayrıca, Türk Milleti olarak bizim esnaflık kültürümüzde müşteri “Velinimet” olarak bilinir ve öyle kabul edilir. Hatta, işyerlerimizin hemen hemen tamamında rahatça görülecek yerlere “Müşteri Velinimetimizdir” tabelaları asılmaktadır.
Konu sadece kırtasiye ile sınırlı kalsa yine iyi! İşportacısından tutun çarşı pazarda hemen her yerde bu ve benzeri esnaflar çoğaldı. 
Hileli, defolu, çürük, bozuk, tarihi geçmiş, sahte, vb. aklınıza gelebilecek her türlü olumsuzlukla karşı karşıya gelmemek elde değil. 
Bu yüzden de bu tür esnafa “Tabela Esnafı” demek yanlış olmasa gerek!