Yalçın ÇELİK

Tarih: 20.05.2025 18:52

Türk Devletine ve Milliyetçiliğe Yönelik Mesnetsiz Saldırılara Cevabımızdır

Facebook Twitter Linked-in

Türk Devletine ve Milliyetçiliğe Yönelik Mesnetsiz Saldırılara Cevabımızdır

19 Mayıs, Türk milletinin istiklal ve istikbal mücadelesinin miladı; esarete karşı direnişin, manda ve himayeye karşı duruşun adıdır. Bu aziz milletin bağrından çıkan Gazi Mustafa Kemal Atatürk, Samsun’a ayak bastığında yanan bağımsızlık meşalesi, bugün de milletimizin yolunu aydınlatmaktadır. Tam da bu tarihsel önemin eşiğinde, bazı çevrelerce sergilenen sorumsuz söylemler, bir siyasi ifade hürriyeti değil; doğrudan milli birlik ve beraberliğimizi hedef alan kışkırtıcı bir tutumdur.

Sözde siyasi parti lideri sıfatıyla konuşanbir şahsiyetin, devletimizin barış politikalarını hedef alması, “yeni bir Türk mucizesi doğuyor” diyerek halkı provoke etmesi, açık bir sorumsuzluk örneğidir. Devleti yöneten meşru iktidara ve onun seçilmiş liderine karşı, hadsizce “devlet bizim ayağımıza gelmeli” ifadesiyle dayatma içinde olması, millet iradesine ve anayasal düzene yapılmış bir saygısızlıktır.

Türk Devleti Zalim Değildir, Hedefteki Barış Değil Huzurumuzdur

Türkiye Cumhuriyeti Devleti, mazlumun yanında, zalimin karşısında yer alan köklü bir devlettir. Özellikle son yıllarda atılan barış ve normalleşme adımları,sadece diplomatik değil, aynı zamanda stratejik bir vizyonun ürünüdür. Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın liderliğinde yürütülen bu süreçler, Türkiye'nin dünya barışına sunduğu katkının ifadesidir. Bu çabaları "ihanet", "büyü" ya da "gaflet" olarak yaftalamak; devletin yüksek menfaatlerini değil, kişisel veya ideolojik hesapları yüceltmektir.

Devlet Bahçeli gibi Türk milletinin değerlerini iliklerine kadar yaşayan bir lideri hedef alan sözde milliyetçi bir tutum ise milliyetçiliğin istismarıdır. Milliyetçilik, sloganlarla değil, devletine sahip çıkarak yapılır. Türk milliyetçiliği, ayrıştırıcı değil birleştiricidir; yıkıcı değil kurucudur. Bugün “Türk vatanını türksüzleştirmeyeceğiz” nidalarıyla hamaset yapanlar, aslında Türk milliyetçiliğinin ruhuna en büyük ihaneti etmektedir.

Seçilmiş Meşru İktidarı Tanımamak Darbe Diliyle Eşdeğerdir

“Devleti yönetenler bizim ayağımıza gelsin, hesap versin” şeklindeki söylemler, siyaset değil darbe çağrışımıdır. Türkiye Cumhuriyeti, anayasa ile yönetilen demokratik bir hukuk devletidir. Bu devletin seçilmiş Cumhurbaşkanı’na “hesap vermekle yükümlüsün” demek, aslında millet iradesine kafa tutmaktır. Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu milletin oylarıyla seçilmiş, ulusal ve uluslararası birçok başarıya imza atmış bir liderdir. Dışişleri Bakanı, İçişleri Bakanı ya da MİT Başkanı üzerinden devletin gizli politikalarını ifşa etmeye yönelik talepler ise tam anlamıyla siyasi sorumsuzluktur.

Milliyetçilik, Devlete Sadakatle Yapılır

Ben bir Türk milliyetçisi, bir teknik öğretmen, bir mühendis ve bu milletin evladı olarak diyorum ki: Devlete düşmanlıkla milliyetçilik yapılmaz. Türkiye’yi dünyada yalnızlaştırmak, içeride kutuplaştırmak, milletin sinir uçlarıyla oynamak,“milliyetçilik” değil; sadece kaos üretmektir. Bu milletin asıl evlatları, sözde liderlerin içi boş hamasetine değil, devletinin bekasına sahip çıkar.

Türk milletinin evlatları olarak bizler, “Devlet ebed müddet” anlayışıyla hareket eder, Cumhurbaşkanımızın ve seçilmiş hükümetimizin arkasında yer alırız. Kim ne yaparsa yapsın, hangi söylemi üretirse üretsin; ne bu vatan böldürülür, ne bu millet ayrıştırılır.

19 Mayıs’ın Ruhu Yaşıyor

Bugün 19 Mayıs arifesindeyiz. Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün “Benim en büyük eserim Cumhuriyettir” diyerek emanet ettiği bu devleti,elbette ki devletin temellerine kasteden değil; onu canıyla, kanıyla koruyanlar yaşatacaktır. Bugün de Türk gençliği, tıpkı 1919’daki gibi uyanıktır, şuurludur, devletine ve milletine sadıktır.

Bizim milliyetçiliğimiz pazarlık değil sadakat üzerinedir.

 

Yalçın Çelik – Teknik Öğretmen, Mekatronik Yüksek Mühendisi, 28. Dönem MHP Aksaray Milletvekili Aday Adayı


Orjinal Köşe Yazısına Git
— KÖŞE YAZISI SONU —