Vatan Uğruna Adanmış Bir Ömür: Ülkücü Hareketin Kökleri ve Geleceği
Bazı mücadeleler vardır ki sadece bir fikir etrafında şekillenmez; o fikir, toprağın bereketinde, bayrağın dalgalanışında, şehidin kanında ve bir milletin asaletinde hayat bulur. Ülkücü Hareket de tam olarak böyle bir mücadelenin adıdır. Bu hareket, yalnızca siyasi bir anlayışın ötesinde; Türk milletinin binlerce yıllık devlet geleneğine, kültürel varlığına ve bağımsızlık onuruna sahip çıkan milli bir duruşun adıdır.
27 Mayıs’tan Bugüne: Fikrin Temelinde Türk Milleti Vardır
Türk siyasi tarihinin dönüm noktalarından biri olan 27 Mayıs, birçok yönüyle tartışılagelmiştir. Ancak bu süreçte, öne çıkan isimlerden biri olan Kurmay Albay Alparslan Türkeş, yalnızca bir asker değil; ilerleyen yıllarda Türk milliyetçiliğini sistematik hale getiren bir fikir adamı olarak tarih sahnesine çıkmıştır.
O günden bugüne, ülkücülüğün fikri temelleri, Dokuz Işık ilkeleriyle şekillenmiş; bu ilkeler, Türk milletinin sosyal, ekonomik ve kültürel anlamda kalkınmasının yol haritası olmuştur. Milliyetçilik, ahlakçılık, bilimcilik ve toplumculuk gibi prensipler; çağdaş bir Türk toplumunun teminatı olarak ülkücülerin gönlünde yer etmiştir.
Şehitlik: Sözle Değil Canla Yazılan Destan
Hiçbir fikir, ardında fedakârlık olmadan varlık gösteremez. Ülkücü Hareket’in mayası, vatan uğruna canını feda etmiş ülkücü şehitlerin fedakârlığıyla yoğrulmuştur. Onlar, vatan sevdasını şiirle değil, kanlarıyla yazmışlardır. Her bir ülkücü şehit, bu milletin bağrına kazınmış birer yiğitlik nişanesidir. Bu nedenle ülkücülük, sadece bir düşünce değil; gerektiğinde şehadetle taçlanan bir yaşam biçimidir.
Bugün bizlere düşen görev, onların kutlu mirasına sahip çıkmak, yürüdükleri yolda ahlak, adalet ve sorumluluk duygusuyla ilerlemektir.
Turan: Sınırların Ötesindeki Kardeşlik Çağrısı
Ülkücü Hareket’in vizyonu yalnızca Türkiye ile sınırlı değildir. Turan ülküsü, sadece siyasi bir birlik arayışı değil; ortak bir dilin, tarihin, kültürün ve inancın etrafında kenetlenmiş Türk dünyasının kardeşliğidir. Bugün Türk Cumhuriyetlerinde yaşanan her olumlu gelişme, ülkücülerin gönlünde bir bayram sevinciyle karşılanmaktadır.
Devlet Bahçeli ve Günümüz Ülkücü Duruşu
Liderimiz Devlet Bahçeli, yıllardır ülkücü hareketin sarsılmaz iradesini temsil etmekte, devletin bekası ve milletin birliği adına ilkeli bir siyaset yürütmektedir. Sayın Bahçeli’nin tavizsiz duruşu, Türk devletinin karşı karşıya kaldığı her kriz anında bir istikrar mihenk taşı olmuştur.
Bugün ülkücülük; teröre karşı dimdik duran, dış müdahalelere karşı milli savunmayı önceleyen, toplumsal yozlaşmaya karşı ahlaki değerleri savunan bir bilinçtir.
Öğretmenlik Kimliğimle Ülkücülük
Bir teknik öğretmen ve mühendis olarak, inandığım her değeri önce genç nesillere aktarmayı bir görev bildim. Ülkücülük, sadece siyaset kürsülerinde değil; atölyede, sınıfta, okul koridorlarında da yaşanmalıdır. Çünkü ülkenin geleceğini inşa edecek olan eller, bugün tezgâhta tornavida tutan, tahtaya tebeşirle bilgi yazan ellerdir.
Memuriyet görevini yürütürken hep şunu düşündüm: “Bir nesil ülküsüz kalırsa, bir millet istikbalsiz kalır.” Bu nedenle öğretmenliğim süresince her öğrencime, sadece bilgi değil, aynı zamanda vatan sevgisi, adalet duygusu ve millet şuuru aşılamaya çalıştım.
Vatan Uğruna Verilen Ömür, Boşa Geçmiş Bir Hayat Değildir
Hayatın içinde savrulmadan, yönünü şaşırmadan, köklerinden kopmadan yaşamak… İşte ülkücülüğün özü budur. Vatanı için alın teri döken işçi de, sınırda nöbet tutan asker de, sınıfta ders anlatan öğretmen de, mecliste söz alan siyasetçi de aynı ülkünün bir parçasıdır.
Biz bu yola, makam için değil; inandığımız dava için çıktık. İsimler değişse de, dava baki kalacaktır.
Ülkücülük, gönüllerde yanan bir meşaledir. Bu meşale, karanlık zamanlarda bile yolumuzu aydınlatır. O meşale ki; şehidin kanıyla, alperenin duasıyla, öğretmenin emeğiyle, mühendisin alın teriyle yanmaya devam eder.

Yalçın ÇELİK – Teknik Öğretmen, Mekatronik Yüksek Mühendisi