Yalçın ÇELİK

Tarih: 22.05.2025 13:17

VATAN VE MİLLET SEVGİSİNİN DEĞİŞMEYEN MİRASI

Facebook Twitter Linked-in

NENE HATUN’DAN GÜNÜMÜZE: VATAN VE MİLLET SEVGİSİNİN DEĞİŞMEYEN MİRASI

Türkiye Cumhuriyeti’nin kökleri, yalnızca silahlarla değil; kalplerden doğan cesaretle, vatan sevgisiyle ve milletine adanmış yüreklerle atılmıştır. Bu köklü mirasın simgelerinden biri de, 22 Mayıs 1955’te aramızdan ayrılan kahraman Türk kadını Nene Hatun’dur. Erzurum’da, henüz 20 yaşına basmadan bebesini beşiğe koyarak eline silah alıp Aziziye Tabyası’na koşan bu yüce yürek, bugün hâlâ milletimizin sinesinde yaşamaktadır.

Ancak mesele sadece tarihte kalmış bir kahramanlık değildir. Mesele, bu kahramanlığın günümüzde nasıl yaşatıldığıdır. Bugün Türkiye, içeride ve dışarıda türlü sınamalarla karşı karşıya kalırken; milletimizin ihtiyacı olan en büyük kuvvet, yine o vatan ve millet sevgisidir. Çünkü tarih tekerrür etmez; ama milletler, tarihten ders almazsa aynı acıları tekrar yaşar.

Günümüzde Nene Hatun’un taşıdığı ruh; deprem enkazının başında sabaha kadar çalışan arama kurtarma gönüllüsünde, sınır hattında nöbet bekleyen Mehmetçik’te, köy okullarına gönüllü kitap götüren öğretmende, yerli savunma sanayimizi geliştirmek için gece gündüz çalışan mühendislerde vücut bulmaktadır.

Ben de bir teknik öğretmen ve Mekatronik yüksek mühendisi olarak, bu ruhun yaşatılmasını sadece bir görev değil, aynı zamanda bir vatani borç olarak görüyorum. Çünkü ülkücülük; sadece bir fikir değil, bir duruştur. Bayrak inmesin, ezan susmasın, vatan bölünmesin diyerek mücadele eden her birey, aslında birer Nene Hatun’dur, birer Mehmetçik’tir.

Nene Hatun’un 1955’teki vefatının ardından geçen 70 yılda, Türkiye çok değişti. Teknoloji gelişti, şehirler büyüdü, toplum yapısı dönüşüm geçirdi. Ancak bazı şeyler değişmemelidir. Vatan sevgisi, bir nesilden diğerine aktarılan en yüce değerdir. Bu değer unutulursa, milletin mayası da çözülür. Bizim milletimizi ayakta tutan; kanla, alın teriyle yoğrulmuş bu milli duruştur.

Bugün sosyal medya çağında gençlik, sanal kahramanlıklara özenirken, gerçek kahramanlıkları hatırlatmak hepimizin sorumluluğudur. Nene Hatun’un “Ben vatanı savunmazsam analığım neye yarar?” haykırışı, sadece kadınlara değil, her ferde bir mesajdır: Vatan için elini taşın altına koymadan konuşan her söz eksiktir.

Türkiye, 100. yılını geride bırakırken yeni bir yüzyıla giriyor. Bu yüzyıl, Türk milletinin birlik ve beraberlik içinde, üretimde, teknolojide, kültürde ve savunmada atılım yapacağı bir çağ olmalıdır. Bu da ancak geçmişin değerlerine sımsıkı sarılarak başarılabilir.

Bugün ihtiyaç duyduğumuz şey, birliğimizin kıymetini bilmek; bölünmeye değil, dayanışmaya odaklanmaktır. Tıpkı Nene Hatun’un “Ben varım!” dediği gibi, biz de “Biriz, beraberiz, buradayız!” demeliyiz. Çünkü bu topraklarda özgür yaşamak, sadece bir hak değil; geçmişe ve geleceğe karşı bir sorumluluktur.

Bu vesileyle, başta Nene Hatun olmak üzere vatanı için can vermiş tüm şehitlerimizi rahmetle anıyor, onların emanetini canımız pahasına koruyacağımıza bir kez daha söz veriyoruz. Çünkü bu vatan, şehitlerin alnındaki ter, anaların duası, çocukların umududur.

Ve biz, ne şartta olursa olsun, bu umut için yaşamaya, üretmeye, mücadele etmeye devam edeceğiz.

 

 

 

 

Yalçın Çelik - Teknik Öğretmen | Mekatronik Yüksek Mühendisi | 28. Dönem MHP Aksaray Milletvekili Aday Adayı

 


Orjinal Köşe Yazısına Git
— KÖŞE YAZISI SONU —