Murat Mustafa Ciritçi

Tarih: 01.11.2024 22:09

vatanperver   

Facebook Twitter Linked-in

Evet, herkes "vatansever"

Evet, herkes "vatansever" olduğunu iddia ediyor; fakat bu ülkenin faydasına hizmet eden eylemler nerede? Şahsi kanaatim odur ki, sözde vatanseverliğinizin ardında, ceplerinizi doldurma ve egolarınızı yüceltme amacı dışında bir şey yok. Takım elbise giyerek, yapay bir kibarlıkla beyefendi olmak mümkün mü? Türkçülük iddiasındaki iş adamlarına sesleniyorum: Servetinizin yalnızca onda birini bu ülkenin kalkınması uğruna adasaydınız, belki ülkenin ekonomik sorunları bu kadar derinleşmezdi. Ancak mevcut sıkıntılardan besleniyorsunuz; zira toplumun bu çelişkiler içinde kalması, söylemlerinizin ve felaket senaryolarınızın kaynağı değil mi?

 

Her konuda hükümeti eleştirmek kolay

Her konuda hükümeti eleştirmek kolay, ancak aynı eleştiriyi yapanların ülke ekonomisine kalıcı bir katkı sunduklarını görmek mümkün değil. Gösterişli kıyafetler ve demeçler eşliğinde pozlar vermekten öteye geçmiyorsunuz. Peki ya gerçek katkınız nedir? Kusura bakmayın, sözde  bağış adı altında, vergi kaçırmak için paravan şirketler kurmak ve toplum önünde "yardımsever" görüntüsü çizmek dışında?

Örnek aldığınız  medeni  gayrimüslim  ailelere baktığımızda, vefat ettiklerinde tüm varlıklarını topluma bağışladıklarını görüyoruz. Ancak bizim zengin sınıfımız, dini ve toplumsal değerleri yalnızca gösteriş için kullanıyor; lüks araçlar ve şatafat içinde yaşıyor. İşte bu mu sizin "ahlaki üstünlüğünüz"?

 

Genç neslin önünü tıkamak

Hem yurtiçinde hem de yurtdışında bizi temsil eden iş adamları, akademisyenler, siyasetçiler; hepsi aynı yapay döngünün içinde kaybolmuş durumda. Gerçekten bu ülkenin kalkınmasına dair bir amacınız yoksa, genç neslin önünü tıkamak yerine yol açın. İleriye taşımak istediğimiz vizyon, eski düşüncelerin, çağdışı kalmış ideolojik kalıpların üstüne kurulamaz.

Toplumumuzda tarihini bilmeyen, sosyal medyayı bilgi kaynağı sanan, cehalet içinde kaybolmuş bir nesil yetişiyor. Sorunlarını hep başkasında arayan, kendi sorumluluğunu üstlenmeyen bir anlayış, nasıl olur da bu milleti ileriye taşıyabilir?

 

Türkiye’yi küresel bir güç haline getirme

İdeolojilere körü körüne bağlı sağcı veya solcu bir yaklaşım, geleceğe dair bir yol çizemez. Türkiye’yi küresel bir güç haline getirme azmini taşıyan yeni nesle yol açılmalı; bu, geleceğimizin bir teminatıdır. Mustafa Kemal’in idealleri, Ziya Gökalp’in düşünceleri, Nihal Atsız’ın ulusal bilinci gibi değerleri özümsemiş, kendi tarihini ve kahramanlık destanlarını  öğrenmiş  bir gençlikten korkmayın. Atalarımızın  bize bıraktığı miras, gösteriş ve yüzeysel saygınlık uğruna çiğnenecek bir değer değildir.

 

Peki, biz hangi ideallerin peşindeyiz?

Bugün 250 yılını tamamlamış olan  ve dünyanın kaderini elinde tutan ülkeler, kendi menfaatleri doğrultusunda dev bir güç oluşturdu. Peki, biz hangi  ideallerin peşindeyiz? Hangi milli ve manevi değerler uğruna çalışıyoruz? Atalarımızın kanıyla ve canıyla inşa ettiği bu değerleri, gerçek bir kalkınma hamlesiyle taçlandırmak zorundayız. Gösterişi, yüzeysel saygınlık görüntüsünü, hamaset dolu  nutukları  bir  kenara bırakmadan, bu milletin hak ettiği refahı sağlamamız mümkün değildir.

 

Editörden
Okuyorum, izliyorum, araştırıyorum ve her defasında aynı tabloyla karşılaşıyorum: hüsran. Bu ülkede yüzlerce iş adamı derneği, kulüp, başkan, toplantı, tez ve antitez bulunuyor. Ancak ulusun kalkınması adına ortaya konan somut bir katkı yok. Sözde "milli" iş insanları, "vatanperver" kanaat önderleri, içlerinden bir kişi bile Mustafa Kemal’in mirasından bir nebze ilham almış mı?


Orjinal Köşe Yazısına Git
— KÖŞE YAZISI SONU —