21 Ağustos 1915… Çanakkale’nin sarp yamaçlarında, Anafartalar’da yalnızca süngüler değil; akıl, disiplin ve teknik de çarpıştı. Mustafa Kemal Atatürk’ün komutasındaki kahramanlar, dönemin imkânsız gibi görünen koşullarında mühendislik zekâsını stratejiyle birleştirerek destan yazdı. Bu direniş, milletimizin bilgi ve üretim gücüyle geleceğini nasıl şekillendireceğinin de işaret fişeğiydi.
Bugün Türk mühendisleri; Bayraktar TB2, Akıncı ve Kızılelma insansız hava araçlarıyla dünya sahnesinde ses getiriyor. Altay Ana Muharebe Tankı, Atak helikopterleri, TCG Anadolu gibi amfibi hücum gemileri ve milli hava savunma sistemleri; Türk savunma sanayisinin ulaştığı yüksek seviyeyi gözler önüne seriyor.
Siperlerde başlayan mühendislik ruhu; artık gökyüzünde, karada, denizde ve hatta uzayda, yüksek teknolojiyle donanmış bir milli savunma gücüne dönüşmüş durumda.
Teknik öğretmenler ve mühendisler için Anafartalar, yalnızca bir tarih sayfası değil; bir ilham kaynağıdır. Genç nesillere; vatan savunmasının yalnızca silahla değil, bilgiyle, disiplinle ve ileri teknolojiyle yapılabileceğini göstermek; milli bir görevdir.
Bugün Türkiye, savunma sanayiinde yüzde 80’in üzerinde yerlilik oranına ulaşarak, dışa bağımlılığını en aza indirmiştir. Bu başarı; yıllar önce Anafartalar’da ortaya çıkan azim ve aklın, modern teknolojiyle birleşmesinin bir sonucudur.
110 yıl önce Mehmetçik, süngüsüyle ve aklıyla Çanakkale’yi geçilmez yaptı. Bugün Türk mühendisleri, savunma sanayisini yapay zekâdan otonom sistemlere, insansız hava araçlarından uydu teknolojilerine kadar ileri düzey çözümlerle donatarak aynı ruhu sürdürüyor.
Türk milleti, tarihinin her döneminde olduğu gibi bugün de, bağımsızlığını ve güvenliğini kendi aklı ve üretim gücüyle koruyor. Anafartalar Zaferi’nin ruhu, gökyüzünde süzülen İHA’larda, denizlerde ilerleyen savaş gemilerinde ve sınırlarımızı koruyan milli savunma sistemlerinde yaşamaya devam ediyor.
Yalçın Çelik- Teknik Öğretmen, Mekatronik Yüksek Mühendisi, Savunma Sanayii Ar-Ge Uzmanı