İlhami İNCEÖZ

Tarih: 03.11.2025 11:22

EY OKUR!

Facebook Twitter Linked-in

EY OKUR!

Kitaplar, insanlar gibidir, devamlı konuşur, arkanızdan konuşur, yüzünüze karşı konuşur, kulaklarınızda konuşur, içinizde konuşur, rüyalarınızda konuşur… Başkalarının ağzından konuşur, başkalarının dedikleri üstüne konuşur…Konuşur, konuşur, konuşurlar…

Hakkınızda, siz, hayattayken de konuşur, öldükten sonra da konuşur. Çünkü takmaz sizi, kimseyi, hiçbir şeyi umursamaz, kâle almaz onun bunun kırılıp kırılmayacağını… Kırılmayacağınızı!

Bildiğini de söyler, bilmediklerini de söyler, patavatsızdır, hoyrattır, esirgemez dalını, budağını, sözünü, cümlesini, kelimesini, hecesini. Nereye denk gelirse gelsin, girişir okuruna. Ağzını açıp duraksız, gözünü yumduğunda, asla düşünmez! Sizin, oyulacak gözünüzü, kırılacak dişinizi, ekşiyecek yüzünüzü, sönecek neşenizi, acıyacak canınızı… 

Belki de bu yüzden, biraz da asabidir fikir yüklü kitaplar, diklenir yeri geldiğinde, karşı çıkar, duvar olur, sırat olur haykırır, avaz avaz, gücü yettiğince!

Kitaplar, nâzende insanlar gibidir, ipekten, atlastan, tülden, deriden, taş kâğıttan yapılanları da mevcuttur. Bu yüzden yumuşaktır kimi zaman konuştukları, nâiftir incitmez, tene değen yelden incedirler, hissedilmez adımları, beynin kıvrımlarında gezinirken, düş denizlerinizde attığı kulaçları duyamazsınız, ilerler alttan alttan, sarar aklınızı, giydirir, kuşatır, süsler, donatır... Hoyrat insanlara benzeyenleri de çoktur kitapların, onlar kadar hoyrat olanları da… Esir alır sizi kendine isterse, kendini size esir de eder. Aklınız kitapları dinlerse!

Şu da var. Belki de ateşleyecek sizi, mum ışığı kadar, fener ışığı kadar küçücük bir aydınlıktan alıp, güneşin avuçlarına çıkartıncaya kadar, gaza getirecek sizi. Fiştekleyecek, sabote edecek cahilliğinizi, kumpaslayacak her düş birikintinizi. Patlatacak ham fikirlerinizi, ellerinizi kana kana, kanata kanata kaleme değdirecek, aklınızı, beyninizi çılgıncasına atoma, enerjiye koşturacak, adrenalininizi yükseltecek oturduğunuz yerde, başınızı, bulutlara değdirecek, başınızı göğe erdirecek… 

Hakiki kitapların cahile, darbesi ağırdır. Ya balyoz olur indirir, gerçekleri başınıza, ya gül sunar, şerbet dağıtır, ya kale kurdurur, ya kılıç çeker size karşı, ya bir namlu doğrultur, ya bir mızrak tutar, ya bir ok parlatır. Ya parçalar, dağıtır, un ufak eder, kül eder… Ya birleştirir, toplar, bütünler, yapıştırır, doğrultur... Fikirleriniz, doğrularınız, düşünceleriniz, asla olduğu gibi kalamaz. Onlarla tanışınca, onları okuyunca…

Ya elinizden tutar, ömür boyu sizinledir, ya elinizden bıraktığınız an, bıraktığınız yerde öylece kala kalır. Dürüst olanına rast gelirseniz cehaletinizden aklanırsınız, art niyetli olanına rast gelirseniz cehaletle sıvanır, kararırsınız. Çamurlaşırsınız! 

Asırlar öncesinden haykırmıştır Horace; ‘’mümkün olsaydı eğer, buğday eker gibi, her karış toprağa, kitap ekerdim!’’.

Haykırmıştır Seneca: ‘’kitapsız yaşam, kör sağır ve dilsiz yaşamaktır!’’ 

Einstein’in istediği manivela, kitaptır, bilgidir. Bilgi olmasa nasıl oynatırsınız, o koca dünyayı yerinden?

Kitaplar insanlar gibidir, canınızı acıtanı da çoktur, derdinize şifa olanı da. Aklınızı çeleni de, aklınızı başınıza getireni de. Dünyaları üzerinizden silkeleyeni de vardır, dünyayı başınıza yığanı da. Sular, seller gibidir, hem onarır, yapar, hem çölleştirir, yıkar, kurutur. Damarını iyi seçmek lazımdır. İşte öylesi, özge bir cevherdir ki, her kütüphane de bulunmaz. Her dimağda yeşermez. 

Nankör değillerdir, ama çok nankörlük edenleri de olmuştur. Adam öldürmezler, ama taammüden sebep olanları da çoktur. İnsanı boğmazlar ama boğulmasını sağlayanları da asırlarca olmuştur. Asılmanın, astırmanın, taşlamanın, taşlattırmanın ilmini bilirler ama kendi elleriyle asla bu işi yapmamışlardır. 

Onurludurlar, onuruyla savaşırlar. Ama onuru elden bırakmış kitap da çok olmuştur, olagelmiştir. Gevezedirler, işledikleri her cürmü anlatma da, aldığını, verdiğini, yediğini içtiğini, gezdiğini gördüğünü, sevdiğini sevmediğini, sustuğunu ve dâhi konuştuğunu, habire geveze olduğunu, ballandıra ballandıra anlatırlar. Bir kitap, susuyorum demişse, suskunluğum budur demişse eğer; inanmayın, suskunken bile konuşur onlar… Susmuşluklarıyla, susup oturduğu yerde bile, insanlarda sayısız fırtınalar koparan kitaplar bilirim. Bilirsin ey okur!

Kitaplar, insanlar gibidir, doğarlar, yaşarlar, anlatırlar, öğretirler, unutulurlar, hatırlanırlar, sorguya çekilirler, ödüllendirilirler, ölürler, gömülürler…

İnsanlar gibidirler, ölümlüdürler evet, fakat insanlar gibi aralarında, ölümsüz olmayı başaranları da çoktur! 

 


Orjinal Köşe Yazısına Git
— KÖŞE YAZISI SONU —