Haçlı Seferleri Yalnızca Ortadoğu'da Mı Yaşandı?
Bugüne kadar hep İslâm coğrafyasına dönük 1095 ile 1291 yılları arasında gerçekleştirilen muharebeler dizisi için Haçlı Seferleri tabiri kullanılsa da başka coğrafyalara dönük Haçlı Seferleri hiç konuşulmadı, ele alınmadı.
Mesela Avrupa'nın kuzeyine dönük gerçekleştirilen Haçlı Seferlerine ışık tutmak gerekmektedir ki işte bu yazımızda da ele alınacak mesele budur.
Öyle ki, Kuzey Avrupa'da 12. ve 13. yüzyıllarda pagan halkları Hıristiyanlaştırmak için düzenlenen Kuzey Haçlı Seferleri, tarih sahnesinde derin izler bıraktı. Livonya, Prusya ve Litvanya'ya yönelik bu seferler, dini, siyasi ve ekonomik dönüşümleri tetikledi. Haydi şimdi hep birlikte Kuzey Avrupa’ya dönük Haçlı seferlerinin en önemlilerine ve sonuçlarına bir göz atalım:
Livonya Seferleri (1198-1236):
Piskopos Albert, Riga'yı Hıristiyan merkezi yaptı. Kılıç Kardeşleri ve Töton Şövalyeleri, Livonyalılar ve Estonları fethetti. Danimarka, 1219'da Tallinn'i ele geçirdi.
Prusya Seferleri (1230-1283):
Töton Şövalyeleri, Prusyalıları Hıristiyanlaştırdı ve güçlü bir teokratik devlet kurdu.
Litvanya Seferleri:
Litvanya, 1386'da Hıristiyanlığı kabul edene dek direndi.
Jogaila'nın Polonya ile birleşmesi, seferlerin etkisini azalttı.
Kuzey Avrupa'ya Karşı Yapılan Haçlı Seferlerinin Sonuçları
Pagan kültürler asimile oldu, Katolik Kilisesi güç kazandı.
Töton Şövalyeleri Baltık'ta yükseldi, ancak 1410 Tannenberg Savaşı'yla zayıfladı.
Baltık Denizi, Hansa Birliği ile ticaret merkezi haline geldi.
Bölgeye Alman, İsveç ve Danimarka yerleşimleri arttı.
Avrupa'nın kuzeyine dönük gerçekleştirilen Haçlı Seferlerine binaen mesela Orta Asya'ya Maveraünnehir, Kafkaslar ve İran üzerinden akınlar yapan Müslüman Araplar kadar yine Orta Asya'ya Ural Dağları üzerinden taarruzlar gerçekleştirilen Ortodoks Slavlar hiç tartışılmamıştır.
Hazarları uğraştıran birinci aktör Orta Asya'ya Maveraünnehir, Kafkaslar ve İran üzerinden akınlar yapan Müslüman Araplar ise ikinci aktör de Orta Asya'ya Ural Dağları üzerinden taarruzlar gerçekleştirilen Ortodoks Slavlardı.
Hazarlar en az Müslüman Araplar kadar Ortodoks Slavlar karşısında da başarılı direnişler ortaya koyarak Orta Asya'yı Araplaşma ve Slavlaşma tehlikesinden korumuştur.
Dolayısıyla Kuzey Avrupa'nın yaşadığı Hristiyanlaşmayı Orta Asya, Hazarların sayesinde yaşamamıştır. Lakin güneyden Müslüman Arapların İslâmî akınlarla, kuzeyden de Ortodoks Slavların Haçlı seferleriyle iki ateş arasında kalan Hazarlar, çok ciddi güvenlik zafiyeti yaşamalarından ötürü siyaseten ellerini güçlü tutabilmek adına Hristiyanlığa ve İslâmiyet’e karşı yine bu iki din gibi kökü Hz. İbrâhîm’e dayanan Museviliği tarafsız ve üçüncü bir yol görüp resmi dinleri ilan ettiler.
Yani aslında bir manada güneyden Müslüman akınlarına ek olarak bir de kuzeyden Ortodoks Slavların Haçlı seferleri Hazarları Musevîliğe doğru itmiştir. Böylece Musevilik Ortadoğu çöllerinin yerel ve bölgesel bir inancı olmaktan çıkıp İslamiyet ve Hristiyanlık gibi uzak coğrafyalarda yayılma imkanı bulmuştur. Bugün İsrail dışında bir Musevi devlet bulunmasa da Antik Yehuda Krallığı ve İsrail gibi semitik idareler dışında Musevilik inancından olan bir devleti tarihsel olarak kuran da Türklerdir ki işte o devlet Hazarlardır.
Yani kendini seçilmiş ırk gören Sami Yahudilerine kalsaydı Musevilik bugün itibariyle dünyada 14-15 milyonluk inananı olan bir din olmazdı. Kaldı ki bugün İsrail’in toplam nüfusu dokuz buçuk milyondur ve geri kalan Musevî de İsrail toprakları dışında yaşamaktadır ki İsrail dışında yaşayan Musevilerin çoğu ABD'deki ve Batı Avrupa’daki diaspora dışında çoğunlukla vaktiyle Hazarların hüküm sürdüğü ve ittifak yaptığı eski imparatorlukların topraklarında halihazırda yaşamını sürdürmektedir.
Aynı şekilde Buharalı Türklerinin işgalci Ruslarca yapılan Haçlı seferine karşı yürüttükleri mücadeleler hiç ele alınmaz.
Moğol İmparatorluğu’ndan sonra Türkistan’da Timur idaresi hariç Cengiz Han'ın soyundan gelenler tarafından yönetilmeyen birkaç devletten biri olarak, hükümdarı Han yerine Emir unvanını aldığı için meşruiyetini Cengiz yasalarına ve Moğol törelerine değil, İslami ilkelere dayandıran Buhara yönetimi, 1868 yılına gelindiğinde bölgede hakimiyet emelleri olan Rus İmparatorluğu ile girdiği savaşı kaybederken Rusya da önemli Semerkant şehri de dahil olmak üzere emirliğin topraklarının çoğunu ilhak etmiştir.
Uzun lafın kısası Haçlı seferlerini ele alırken yalnızca 2 asır devam eden ve Ortadoğu'daki Müslüman beldeleri hedef alan bir işgaller serisinden ibaret bir Haçlı seferleri gerçeğinin olmadığının bilinciyle hareket etmeliyiz.