Mehmet ŞAHAN (PİR-Î FÂNİ)

Tarih: 18.11.2025 09:16

İNSAN OLMAK / AKLEDEBİLMEK

Facebook Twitter Linked-in

İNSAN OLMAK / AKLEDEBİLMEK

“İnsan olmak” denilince; nasıl yani, biz zaten insan değil miyiz? Allah’u Teâlâ bizleri insan olarak yaratmadı mı? Gibi sorular aklımıza gelebilir.
Evet, bizler insan olarak, hatta “Eşref-i Mahlukat” (yaratılmışların en şereflisi) olarak yaratıldık. Allah’u Teâlâ; insanı, diğer canlılarda olmayan özeliklerle donattı.
Allah’u Teâlâ insanı; akıl ve irade sahibi yaparak onu tefekkür, tevekkül, idrak edebilme, vicdan, merhamet ve sorumluluk alma gibi değerleri kendisinde toplayan varlık haline getirmiştir.
Akıl; onu doğru kullanabilen insanların her çeşit faaliyetinde doğruyu yanlıştan ayıran, iyiyi kötüden ve güzeli çirkinden ayıran bir güç olarak, ahlâkî, siyasi ve estetik değerleri belirlemede çok büyük bir öneme haizdir.
Kur’an’ı Kerim’e göre insanı insan yapan, onun her türlü hareketine anlam kazandıran ve ilâhî emirler karşısında insanın yükümlülük ve sorumluluk altına girmesini sağlayan akıldır.
Şimdi tekrar başa dönelim. “İnsan olmak” için buraya kadar anlatılan özelliklere sahip olmak yeterli midir?
Hayır dediklerinizi duyar gibiyim...
Zira, yaratılan tüm insanlar akıl sahibi ve yukarıda anlatılan özelliklerin hepsine sahip. Ancak, insan olmak farklı bir şey!
İnsan olmak için akıl ve idrak sahibi olmanın dışında bu sahip olduğu olağanüstü değerleri insanlığın yararına kullanabilmek gerekir.
İnsan olmak, akıl sayesinde kazandığı tüm insanî değerleri yine akıl ve idrak süzgecinden geçirerek insanlığa artı değer olarak ekleyebilmektir.
Mesela; aklederek hep doğrudan, iyiden ve güzelliklerden yana olabilmektir. Ve yine millî, dinî ve tüm ahlaki değerleri, insani erdemlerin bütününü bünyesinde toplayarak yaşamına aktarabilmektir.
Kur’an’da akılla aynı anlama gelmese bile ona yakın bir mana ifade eden kalp (çoğulu kulûb), fuâd (çoğulu ef’ide) ve elbâb (tekili lüb, Kur’an’da geçmez) kelimelerinin kullanıldığı dikkat çekmektedir. “Sezme, anlama ve bir şeyin mahiyetini kavrama gücü” anlamına gelen bu kelimeler, daha çok insanın derunî, vicdanî âlemine ve gönül dünyasına hitap etmek maksadıyla kullanılmıştır.
Tekrar konumuza dönecek olursak “insan olmak” için yapılacak her türlü faaliyette aklın önemini, doğru ve amacına uygun olarak kullanmamıza bağlı olduğunu görürüz.
Akıl sayesinde; insanlık adına ve insanlık yararına yapılacak her türlü faaliyetin hep en doğrusunu, en iyisini ve en güzelini seçebiliriz.
Akıl sayesinde; tefekkür eder, atacağımız her adımın insan yararına olmasını sağlarız.
Akıl sayesinde; sever, sevilir, korur, kollar, şefkat ve merhamet duygusuyla hareket ederiz.
Akıl sayesinde; vicdanî duyguları en üst seviyede tutarak, adalet üzere hareket edebiliriz.
Akıl sayesinde; insanî ilişkilerimizin tamamında ahlâkî değerleri ön planda tutarak hem insanın rızasını ve memnuniyetini hem de Allah’u Teâlâ’nın rızasını kazanmış oluruz.
 Kısacası, akıl; doğru kullanıldığında sahibinin “insan” olmasına vesile olur.
Bir başka deyişle insan demek, aklını doğru kullanabilen varlık demektir.
İşte tüm bunları başarabilmek insan olmaktır.
Kur’an’ı Kerim’in ifadesiyle: “Akledenler, insan olmayı başarabilenler


Orjinal Köşe Yazısına Git
— KÖŞE YAZISI SONU —