Aksaray’da 6. Kitap Fuarı düzenlendi! 9 gün süren bu etkinlikte tam 250 bin kişi fuarı ziyaret etmiş, 200 binden fazla kitabın sergilendiği 100 stant, 30 yazarın katıldığı söyleşiler, çocuklar için tiyatrolar, daha neler neler! İyi de, bu kadar kalabalığın kitabı görünce okuma aşkına mı kapıldığı yoksa sadece “orada bulunmuş” olmanın tadını mı çıkardığı tartışılır. Gerçek şu ki, kitap fuarları, bizim gibi ülkelerde genelde "kitap fuarı hatırası" adı altında çekilen fotoğrafların sosyal medyaya aktarılmasından ibaret bir etkinlik oluyor.
Fuar boyunca insanların sosyal medya hesaplarına bakarsanız, fuar alanından onlarca paylaşımla karşılaşırsınız. Öyle ki, “Hangi yazarla fotoğraf çekildim? Hangi kitabın önünde poz verdim?” derdine düşenler, kitabın kapağına bile göz atmadan çektirdiği fotoğraflarla eve dönerler. Peki o kitabı okur mu? Hiç sanmıyorum. Aslında kitap fuarları “kitapla buluşma” değil, daha çok “Instagram’da buluşma” etkinliği haline gelmiş gibi duruyor.
Okuma Kültürü mü? Yoksa "Fotoğraf Kültürü" mü?
Belediye başkanımız açıklamalarında coşmuş da coşmuş. "Öğrencilerimizi, öğretmenlerimizi ve velilerimizi kitaplarla buluşturduk" demiş. Şahane! Gerçekten de kaç öğrenciyi kitap okumaya teşvik ettik, kaç veliyi ellerinde kitapla eve döndürdük, asıl mesele bu. Ama oraya sadece “gezmeye” gidip, hiçbir kitap almadan çıkan kitleyi sayarsak bu buluşturma biraz eksik kalmış gibi görünüyor. 250 bin kişi fuarı ziyaret etmiş, fakat bu ziyaretin kaç kişiyi “kitap okuma alışkanlığı” ile eve gönderebildiği konusunda büyük şüphelerim var.
Kitaplar Raflarda, Pozlar Sosyal Medyada
İnsanlar ellerinde kitapla dolaşıyor, fotoğraf çekiliyor ve sonra o kitap evdeki rafa konuyor. Kitabın kapağını açmadan sosyal medyada "kitapla fotoğraf" paylaşımı yapmanın verdiği keyif başkadır elbette. Peki, gerçekten okuma kültürümüz var mı? Hiç sanmıyorum. Biz kitapları fotoğraflamak için, rafta dursun diye alıyoruz. Yani bir tür "aksesuar" gibi... Kitap fuarına gitmek, tıpkı bir konser bileti almak gibi prestijli bir şey oldu artık. Öyle ya, fuara gitmek "okumaktan daha kolay." Geziyorsun, yazarlarla poz veriyorsun, sonra Instagram'da bir güzel paylaşıyorsun. Mis!
Belediye mi Kültür Bakanlığı mı?
Belediyecilik sadece yol yapmaktan ibaret değil, evet. Bunu hepimiz biliyoruz. Fakat mesele şu ki, kültürel etkinlik yapmak demek, "etkinlik yaptı" demekle bitmiyor. "Sonuç" önemli. Kaç kişi gerçekten kitap aldı? Kaç kişi eve gidip o kitabı okudu? Şehrimizin kültürel seviyesine ne kadar katkı sağladık? Elbette güzel bir organizasyon, orası kesin. Ama sadece "reklam yapmak" yetmez. Bu tür etkinlikler, gerçek anlamda bir okuma alışkanlığı kazandırmak, kültürel değerlerimizi yükseltmek için yapılmalı, sadece fuara kaç kişi geldi diye övünmek yerine, bu kişilerin kitaplarla ilişkisini nasıl güçlendirdik diye düşünmeliyiz.
Kaç Kişi Kitap Aldı? Yoksa Pozlar mı Havada Kaldı?
Eminim ki kitap fuarında bol bol kitap sergilenmiş, güzel söyleşiler yapılmış ve yazarlarımızla halkımız buluşmuştur. Ama o yazarların kitaplarını gerçekten okuyan kaç kişi oldu? Sırf etkinlik alanında vakit geçirmek için mi gittik? Kaç kişi gerçekten kitapları karıştırıp, yeni bir şeyler öğrenmek için zaman ayırdı? Yoksa sadece “etkinlikten bir fotoğraf paylaşayım, bir de yazarla selfie çekileyim” derdinde miydik?
Düşünmeden Edemiyorum…
Kitap fuarları, şehirlere kültürel anlamda bir zenginlik katmak için büyük fırsatlar sunar. Ama bu fırsatları "gerçekten" değerlendirebiliyor muyuz? Kendimize bu soruyu sormadan geçemiyorum. Yoksa sadece gezip, fuar diye dolaşıp, kitaba dokunmadan eve dönüyoruz. Bence biraz daha düşünmek gerek. Fuarlar, Instagram değil, okuma fuarı olmalı!
Sonuç olarak, eğer fuara gidip sadece poz verdiysek, elimiz bomboş döndüysek ve bir tek kitap dahi okumadıysak, bu kültür zenginliğinden nasibimizi almamışız demektir. Hadi, kendimizi kandırmayalım!