11 Ağustos 2017 – Şehitlik Makamının Ebedî Kahramanları: Eren Bülbül ve Astsubay Kıdemli Başçavuş Ferhat Gedik
11 Ağustos 2017… Trabzon’un Maçka ilçesinde, milletimizin hafızasına kazınan, hem yüreğimizi burkan hem de gururumuzu dağ gibi büyüten bir gün. O gün, vatan toprağına düşen iki yiğit; 15 yaşında bir Anadolu evladı Eren Bülbül ve 23 yıllık şerefli hizmetin sahibi Jandarma Astsubay Kıdemli Başçavuş Ferhat Gedik, istiklal uğruna şehadete yürüdü.
Ben, bir teknik öğretmen ve mühendis olarak, şehitlik kavramını sadece bir askerî unvan olarak değil; milletimizin inancının, imanının ve tarih boyunca süregelen var oluş mücadelesinin en yüce mertebesi olarak görüyorum. Biz biliyoruz ki, Kur’an-ı Kerim’de “Allah yolunda öldürülenlere ölü demeyiniz, bilakis onlar diridirler, fakat siz bilemezsiniz” buyurulur. İşte Eren ve Ferhat, bu ilahî müjdeye nail olmuş, isimleri cennetle müjdelenmiş yiğitlerdir.
O gün, hain teröristler Maçka kırsalında sinsice pusudaydı. PKK’lıların yerini güvenlik güçlerine göstermek için yola çıkan Eren, “Birileri bu işi yapmalı” diyerek çocuk yaşında, büyüklerin cesaret edemeyeceği bir adım attı. Onun yanında, meslek hayatını vatan savunmasına adamış, sayısız görevde bulunmuş Ferhat Gedik vardı. Çatışma başladığında Eren, vatanı için canını ortaya koymuş bir delikanlıydı; Ferhat Başçavuş ise, görev yeminiyle yoğrulmuş bir asker olarak son kurşununa kadar direndi. İkisi de ağır yaralandı ve aynı gün, aynı safta, aynı ideal uğruna şehadete erdiler.
Şehitlik, sadece toprağa düşmek değildir. Şehitlik, milletin vicdanında ölümsüzleşmektir. Onlar, bu toprakların bedelinin canla ödendiğini bir kez daha gösterdi. Eren’in saf ve tertemiz yüzü, cesaretin yaşı olmadığını; Ferhat Gedik’in vakur duruşu ise vatan hizmetinin ömür boyu süren bir şeref olduğunu bize hatırlattı.
Bugün, 11 Ağustos 2025… Aradan sekiz yıl geçti ama o günün acısı da gururu da yüreğimizde ilk günkü gibi. Aziz şehitlerimizi rahmetle, minnetle, dualarla anıyorum. Onların hatırası, sadece isim levhalarında değil; çocuklarımızın yüreklerinde, gençlerimizin idealinde, milletimizin istikbalinde yaşamaya devam edecek.
Eminim ki, Eren ve Ferhat, cennet bahçelerinde yan yana, Peygamber Efendimiz’e komşu olmuşlardır. Bizler ise onların emaneti olan bu vatanı daha güçlü, daha birlik içinde, daha onurlu yarınlara taşımakla mükellefiz.
“İyi ki varsın Eren.”
“Vatan sağ olsun Ferhat Başçavuşum.”
Şehitler ölmez, vatan bölünmez!