Yok’a Gelir, Var’a Gider Geceler…
Bulutlar deryasında ay batınca
Kara gelir, kara gider, geceler…
Ben düş yıkarım yağmurla yatınca
Yâr’a gelir, Yâr’a gider geceler…
Beni ki kopartır etten, kemikten,
Kanımı içer, iki göz ibrikten,
Dem bırakmaz, canım alır yürekten
Ah’a gelir, zâra gider geceler…
Türküler şaraptır, ahlar nevalem…
Tırnak, diş söktürür, çektiğim çilem,
Kabuk bağlamaz, ne şifa ne merhem
Yara gelir, yara gider geceler…
Vuslatın özlemiyle dertli, fersiz,
Ben kalmışım bende, kimsesiz, yersiz,
Sevdanın yorganı diye sehersiz
Sara gelir, sara gider geceler…
Gelse volkanım, eririm gelmese
Gelse solarım, çürürüm gelmese
Gelse ölürüm, ölürüm gelmese
Yok’a gelir, Var’a gider, geceler…
&&&&&&
Ton keder yüklü, Şam kervanı gibi
Nere gelir, nere gider geceler…
Hicran denizinin tufanı gibi
Zora gelir, zora gider geceler…
Gâh sabaha dek sızlayan ırmaktır,
Gâh aşk gülü vermez taşlı topraktır…
Ömür bağından sökülen yapraktır
Fire gelir, fire gider geceler…
Hasandağı’ndan kopan yelle dolu,
Gâh yağmur boğar, gâh vurur kar, dolu…
Kapanır vuslat yolu, selle dolu
Bora gelir, bora gider geceler…
Saklanır gökyüzünün gam ufkunda
Sokulur kente, kara cam şavkında,
Canavardır, baskına kör uykunda
Hurra gelir, hurra gider geceler…
Gelse yangınım, yanarım gelmese
Gelse hazanım, kanarım gelmese
Gelse bîzârım, mezârım gelmese
Sır’ra gelir, Sır’ra gider, geceler…